Bebeklerin kafatası kemikleri beynin rahat bir biçimde büyümesi için birbirinden ayrı oluyor ve bebeğin gelişimi süresinde kapanıyor. Bazen bebeklerde bu kemiklerin erken kapanmasindan kaynaklı Kraniosinostoz denilen bir rahatsızlık ortaya çıkıyor. Kemiğin kapandığı sütura göre kendi içinde de ayrılıyor. Trigonosefali diğer bir deyişle üçgen alın bunlardan biri. Alın kismindaki kemiklerin yani metopik süturun erken kapanması sebebiyle oluşuyor. Bu da kafa büyüdükçe alın kisminda şekil bozukluğuna sebep oluyor. Şakaklar basık oluyor bunun sonucunda alnın ortasina doğru üçgen bir sivrilik oluşuyor, gözler birbirine çok yakın ve çekik oluyor. Bizim doktorumuzdan öğrendiğimize göre bu rahatsızlık daha kromozomlar birleşirkenki bir genetik hatadan kaynaklanıyor. Anne karnında kapanmaya başlıyor, o kadar erken yani. Rüyayı kucağıma ilk verdiklerinde fark ettik biz alnındaki çıkıntıyı. Çocuk doktoru ilk başta önemsemedi, doğdunda bebeklerin kafaları yamuk yumuk olabiliyor sonradan düzeli
5 gecenin ardından hastaneden çıktık, çok şükür. Ağızdan beslenme biraz az olduğu için serum 5 gün boyunca damarda kaldı. İsterseniz haftasonu da kalabilirsiniz, isterseniz çıkabilirsiniz opsiyonunu koyan doktorumuz, kararı -ameliyatta olduğu gibi- yine bize bıraktı. Cumartesi gecesi de sabredelim derken artık hastaneye katlanmak oldukça zorlaştı. Biraz önce eve geldik ve neşesi yerinde Rüya'nın. Uzun süredir yıkayamadığımız bedenini yıkadık ilk iş olarak. Gözlerindeki şişliğin daha fazla artmaması ve hızlıca inmesi de bizi sevindidi. Önceki yazıyı yazdığım günün akşamı, diren (ya da dren) çıkarıldı kafadan. Ameliyat izini ve dikişlerini görmüş oldum ilk kez. Bir kulaktan diğerine kadar kesik! Dayanmak zordu tabii ki. Sen de iyi sabrettin bu derde. Hıçkıra hıçkıra ağladın ama hemşireler ellerini senden çeker çekmez de sustun. Güçlü kızım benim. Zamanla oturacak yeni siman ama şimdiden gözlerde bir farklılık seziliyor. Pansuman sırasında Bandajlar açıldığında tepeden bakınca